11 Aralık 2011 Pazar

Ağırnas-Gesi (Kayseri)


AĞIRNAS – GESİ  ( KAYSERİ) 7 Aralık 2011

Erciyes’de konakladığımız tesisten öğleye doğru ayrılıp önce Kayseri merkeze indik sonrasında Sivas yolunu takip ederek Ağırnas’a doğru yola koyulduk. Yol boyunca Ağırnas tabelası göremediğimiz için Bünyan’a kadar gittik. Burada uğradığımız bakkaldan yol tarifi alıp geri döndük. Tarifte anlattığı çimento fabrikasını bulduk ancak gene tabela yoktu. Sanırım yol yapım çalışmaları sırasında kaldırılmış. Biz aldığımız tarif doğrultusunda sola dönerek Ağırnas’a ulaştık. Aracımızla köyün içinde dolaşarak Mimar Sinan’ın doğduğu evi bulmaya çalıştık. Bu arada gördüğümüz taş evler oldukça etkileyiciydi. Anadolu taş mimarisinin özgün örneklerini görerek köyü dolaştık.

Sonunda bir tabeladan yola çıkarak Mimar Sinan’ın doğduğu evin olduğu bölgeye geldik. Aracımızı bırakıp dar ve taş yoldan ilerleyip eve ulaştık. Müze olarak düzenlenmiş ev kapalıydı. Kapıda yazan numaradan görevliye ulaştık.

Mustafa Özçelik ( 05363448760 -05336447744) belediyede zabıta ve görev olarak da Ağırnas’daki tarihi mekanların görevlisi ve rehberi. 15 yıla yakın Uzman Erbaş olarak yurdun çeşitli bölgelerinde görev yapmış ve sonrasında memleketi olan Ağırnas’a gelerek belediyede çalışmaya başlamış. En büyüğü 12 yaşında 5 çocuk babası. Gurbette görev yaptığından dolayı eşiyle fazla görüşemediği için çocuklar geç doğmuşlar. Ayrı geçen günlerin acısını şimdi çıkardığını söylüyor. Oldukça espirili ve kendini yetiştirmiş bilgili bir Anadolu insanı.

Müze evin önünde buluştuk, bize müzeyi açtı ve istersek anlatım da yapabileceğini söyledi. Bizim arayıp da bulamadığımız bir şey olduğu için kabul ettik. Bilgili ve bilgisine de güvenen bir kişi. Güzel bir anlatımda da bulundu. Önce yer altındaki bölümleri gezdik. Mimar Sinan 1490 yılında bu evde doğmuş ve devşirme olarak alındığı 1512 yılına kadar burada yaşamış. Mustafa beyin anlattıklarına göre Mimar Sinan’ın yaşadığı bu köydeki bütün evler yer altından kanallarla birbirine bağlı. Ancak günümüzde çeşitli nedenlerle bu bağlantılar kapanmış durumda. Anlattıklarına göre burasıda bir çeşit yeraltı şehri. Mustafa bey Mimar Sinan’ın büyük eserlerinde görülen birçok tekniğin bu evde de kullanıldığını ve bunun da Sinan’ın burada yaşadığının bir kanıtı olduğunu anlattı. Bunun örneklerini de eserlerin fotoğraflarını buraya asarak gösteriyorlar. Bunların en belirgini, Sinan’ın eserlerinde çok sık kullandığı, tek sütun üzerine üçlü kemer yapısı bu evde tek kaya üzerine üçlü kemer olarak kullanılmış. Evin tüm bölümlerini Mustafa beyin neşeli anlatımıyla gezdik. Üstteki iki kat daha sonra Sinan‘ın akrabaları tarafından yaptırılmış. Balkon kapısının üzerinde bulunan çiçek kabartmalarının bolluğu ve refahı, sütundaki yılan kabartmasının sağlığı ve giriş kapısında bulunan aslan kabartmalarının gücü temsil ettiğini öğrendik.    

Mimar Sinan Evi’ni bitirip Mustafa beyle beraber köydeki gezimize devam ediyoruz. Mimar Sinan’ın köyüne yaptığı 3 tane çeşmeyi geziyoruz. Bunlardan birinden akan suyu tadıyoruz ve çok beğeniyoruz. Bu suyun tam karşıdaki tepeden geldiğini anlattı. Yaklaşık 3 kilometrelik yoldan gelen su, çeşmeye gelmeden önce bir havuzda toplanıyor ve buradan 3 farklı çeşmeye eşit olarak dağıtılıyor. Bir çeşmede su az akıyorsa diğerlerinde de az akıyormuş. Bunu gelen suyu havuzda teraziye alarak gerçekleştirmiş.
Geziye Ağırnas’ın içini aracımızla gezerek devam ediyoruz. Birbirinden güzel taş evlerden oldukça etkilendik. Bir ara verip kahvede çaylarımızı içiyoruz ve burada biraz sohbet ediyoruz. Sohbet sırasında Mustafa bey bir zamanlar burada Müslüman, Rum ve Ermenilerin birlikte yaşadıklarını, yapılan mübadele ile Türk olup da gayrimüslim olanların buradan ayrılmak zorunda kaldıklarını anlattı. Mimar Sinan padişahtan aldığı özel bir fermanla kendi ailesini bu mübadelede dışında bırakmayı başarmış.

Gezimize Agios Prokopios Kilisesi ile devam ediyoruz. Cemaati olmadığı için kullanılmayan kilise Çekül vakfı ve Sinan’a Saygı projesi kapsamında restore edilmiş. İçerde sadece iki sütunda bulunan çiçek motifleri günümüze kadar kalabilmiş.
Burada yaptığımız sohbette kendisine bu bilgileri nasıl edindiğini sordum. Birçok yazı okuduğunu ayrıca köyün eskilerinden de bazı bilgileri edindiğini söyledi.
Ağırnas Yeraltı Şehrini de birlikte gezdik.  Mustafa bey bazı bölümlerinin MÖ yapıldığı tahmin edilen şehrin 14 kilometrelik bir alana yayıldığını söyledi. Hristiyanlık dönemi ibadet alanlarını, su toplama bölümünü gördük. Güvenlik için kadın ve çocukların saklandığı üst katları bize anlattı. Bu arada yer altı şehrinin şimdiki sahipleri olan yarasaları da gördük.

Mustafa beye teşekkür ettik ve Gesi’ye doğru yola çıktık. Gesi kuş ( güvercin)  evlerini bulduk. Eskiden güvercin gübresi toplayabilmek için yapılan bu tarihi kuş evleri bugün işlevini yitirmiş olsa da görmeye değer.   Günümüzde kuşların uğramadığı bu evlerin her birinde eskiden en az 100 güvercin yaşıyormuş.

Kayseri’ye döndüğümüzde kurtlar gibi acıkmıştık. Ananın Yeri adlı restoranda             ( Alpaslan Mah. Kızılırmak Cad. No:84/E ) Kayseri mutfağının güzel örnekleriyle karnımızı doyurduk. Mantı, peynirli su böreği, zeytinyağlı yaprak sarma, haşlanmış içli köfte, çiğ köfte ve Nevzine tatlısı ile günü noktaladık.


Son olarak yolların durumunun çok iyi olduğunu ancak yönlendirme ve bilgilendirme tabelalarının eksikliğini belirtmek isterim. 7.12.2011